Geyik Vaadisi Faaliyet Raporu

Faaliyet Tarihi : 5.02.2004 / 16.02.2004

Katılımcılar : Ali Ağan, Berkin Kuraner, Beyçe Acar, Erol Cansız, Murat Canbek, Volkan Batıyok

Faaliyetimize bayram tatilini takiben 5 Şubat’ta Volkan ve ben [berkin] Geyikbayırı’na gitme planlarımızı gerçekleştirmek için yola çıktık.Yola çıkmadan, ekibimizde Olcay ve Baran da vardı; ancak Olcay kardeşimizin başına çok talihsiz bir olay geldi ve bizimle tırmanışa gelemedi... Ona o iğneyi yapan hemşireyi kınıyoruz..Olaya kısaca deyinmek de gerekirse; gribe yakalanan orgy gidip iğne olur ve sayın hemşiremiz iğne ucunu kas’a sokar ve arkadaşımızın Gliteus Maximusu (gerisi) acayip şekilde kan toplar,şişer ve ödem oluşur ve orgy yürüyemez olur...Ona buradan da geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz..Orgy eksilince, Baran’ı da arayıp gelip gelmeyeceğini tekrar kontrol etmek istedik ve o da dişindeki problem yüzünden ameliyat olmak için İstanbul’a geri dönecekti ve hastalıklar yüzünden kuşa dönen ekibimiz; yani Volkan, Murat ve ben Geyikbayırı’na gidip, oradan da Akdeniz Üniversitesi davetlisi olarak Kızlarsivrisi tırmanışına gidecektik. . .12’sinde başlayan Kızlarsivrisi faaliyetine de Ali, Beyçe ve Erol o gün itibari ile katılacaktı.

5 Şubat’ta Bostancı’dan tren ile yola çıkıp sabahında Burdur’da olduk ve oradan da otobüs ile Antalya’ya geçtik.Alışverişimizi yapıp, karnımızı da doyurduktan sonra başladık minibüs ve otobüs beklemeye..beklemeye ve beklemeye..Sanki inadına bizi geceye bırakıp o gün ekmek yememize mani olmak için gecikiyorlardı ve onca bekleme ve dualardan sonra alet geldi ve bizi Çakırlar’a kadar götürdü ve oradan da klasik otostop ile Öztürk’e geldik ve mutlu bir surat ile otostop çektiğimiz arabanın kapısını benim için açan ve karşımda magnezyumlu eller ile aç aç çubuk kraker atıştıran Murat’ı [sevindik] görmek beni de gayet mutlu etmişti ve Fiko’nun ve onlarca turist tırmanıcının Öztürk’ün bahçesinde olması gayet iyi bir zamanda orada olduğumuzu bize hissettirmişti.Gelişimiz güneşin batışı ile olduğundan o gün sadece çadırımızı kurup dinlenme ve ziyafete ayırmıştık.

İlk günün sabahında Volkan ve ben ısınma turları için rotalara girmeye başlamıştık, ben en son klibimi Hacettepe’de yapmış, sınav ve onlarca bilgisayar problemlerini çözmüş, yorgun bir kafa ile Erkan’da ve evimdeki antrenmanların ekmeğini yemeğe başladığımı hissetmiştim ancak tek sorun uzunca bir süredir tırmanış yapmamış olmamdan tırmanış boyunca yusuf-yusuf ile tırmanışımın gazabında uğramıştım. Volki ise tırmanış açlığını çok iyi doyuruyor rahat ve güvenle tırmanıyordu. Sonraki gün ise bizim dinlenme günümüzdü ve o gün Murat’ın aramıza katılması ile bizi gaza getirip iki ip boyundaki Babyloon’a [6-] girdik ve gün bitmişti çünkü Murat’ın gelmesi geç olmuş ve rotaya geç girmiştik.Kafamızdaki rotaların [çoğu kolonetli] ıslak oluşu bizi başka sektörlerde turlamaya itmişti ve kendimizi de çok zorlamadan [çünkü Volki’nin ve benim bel sakatlığımız tümüyle geçmemişti] ortalıkta dolaşmaya başlamıştık.Günler bu şekilde farklı rotalarda geçerken, Murat’a gelen bir telefon bizim moralimizi de bozmuştu ve eniştesi by-pass ameliyatı olacaktı, bu yüzden Murat bizi ve tüm malzemelerini terk ederek şehre indi ve bu hastalık sorunları hepimize teker teker ayar veriyordu ve toplamda beş kişi olarak planladığımız Geyikbayırı tırmanışı iki kişi ile devam edecekti.Sabahları tırmanıp, akşamları geyikler çevirip kendimizi bol bol eğlendirip günleri 12’sine kadar getirdik.

Akdeniz Üniversitesi’nden bize yollanan davetiyedeki cümlenin çok fazla anlama sahip olması ve bizim de o cümleyi kendi çıkarlarımıza göre yorumlamamız neticesinde sabah çalan telefonumun karşısında Ali bana “ Olm Kızlarsivrisi’ne gelmiyor musunuz? “ dedi ve ben dumur anlarımı yaşıyordum ve Ali’ye geliyoruz olm tabii dedim ama Ali’nin verdiği cevap bizi daha beter bombalamıştı..Kızlarsivrisi için beş dakika içinde otobüs ile üniversiteden yola çıkacaklarını söyledi ve o anda biz Geyikbayırı’nda Volki ile daha yeni kalkmış, ağardan alıp, çay suyumuzun kaynamasını bekliyorduk ve o anda  kaynar su benim başımdan aşağıya dökülüyordu, biraz şeker ve poşet çay da olsa kahvaltımı ayaküstü telefonda yapıyor olacaktım. Elimiz ayağımıza dolanmıştı ve onlar Elmalı’da 45dk. ara vereceklerini söylemişti ve bizim Geyik’ten otogara gitmek ve öncesinde de kamp alanımızı, çantamızı toplamak için 45dk.’mız vardı.Ne mi yapacaktık..Hah..Bilmiyorduk.Sadece acele ediyorduk ve sonrasında Öztürk’ü bulamaya çalıştık ama ortada yoktu ve Züleyha’yı bulduğumda ondan arabalarının anahtarını rica ettim ve evet bizi sağ olsun kırmadı ve Ankaralı Murat’a anahtarı sallayıp bizi otogara götürmesini rica ettim ve o da sağ olsun kabul etti biz de Kızlarsivrisi için bize ağırlık yapacak olan teknik malzemeleri, Murat’ın[canbek] sonraki günlerde alması için Juels’e bıraktık ve hemen gazladık ve o sırada şehre inmek için bekleyen iki Fransız’ı da alıp hemen bastık otogara ve virajlara adeta F1 pilotu gibi giren Murat bizi olabildiğince erken otogara yetiştirdi ve biz de Elmalı için otobüs aramaya başladık ve şansımız vardı ki 5dk. içinde yola çıkacaktık..Kendimizi otobüse attık ve artık dua etmeye başlamıştık ve ettiğimiz dualardan teki tutmuştu ve Aliler’i taşıyan otobüs bozulmuştu ve tabi ki bu bize az da olsa zaman kazandırdı ve son 5-6dk. kala Elmalı’da olmuştuk.Ali, Beyçe ve Erol ile kısa bir hasret giderme işleminden sonra, bizim geleceğimize inanmayan sevgili yetkililerin kumanyalarımızı gurubumuza vermeyişinden dolayı yiyeceklerimizi de 5dk. içinde toplayıp o meşhur otobüse bindik ve yaşadığımız maceraları sevgili gurubumuzla paylaşarak yol aldık ve artık Kızlarsivrisi’ndeydik.

Yaklaşık 3 saatlik bol karlı ve tipi alındaki yürüyüşümüz sonrasında havanın da kötü şartlara sahip olmasından dolayı bungalovlarda kalacağımız söylendi.Havanın da kararmasından ve sabahtan beri adam gibi bir dilim ekmek yiyememişimizden hemen yemek olayına girdik.Ortalıkta aşırı kar yağışı olduğundan su kuyularının kapanmasından dolayı kar eriterek hemen makarna ve Volki’nin meşhur sosları ile karnımızı doyurup ıslanmış giysilerimizi kurutmaya giriştik.Sabah olduğunda yapılacak olan tırmanış hakkında gurup liderlerinin fikirleri alınmak için ev sahibi üniversitenin bungalovlarına misafir olarak tüm üniversiteler gittik, kapıdan içeri girdiğimde tam Aüdak’tan biri; “Marmara bungalovda kalmaya gelmiş” sözleri ile beni, farkında olmadan kapıda karşılamıştı  ve benim de hoşuma gitmeyen bu sözlere ufak bi cevap verdikten sonra yapılan konuşmaların anlamsızlığını hissedip odadan çıkıp kendi evimize geri döndüm ve çıkış hakkında gurubumuzun neler düşündüğünü öğrenmek istedim ve topluca çıkışa pek sıcak bakmadık, çoğumuzun ıslak malzemeleri ve Volki ile benim aşırı 7 günlük kaya yorgunluğu üzerine biz biraz da kafa yaparcasına topu Ali, Erol ve Beyçe’ye attık ama onlardan da pek ses çıkmadı ve bu gayette mantıklıydı çünkü akşam yapılan toplantıya giden Ali ve Volkan’dan öğrendiğimiz kadarı ile 2 yıl önce bir çığ tehlikesi yaşanmış ve bu yıl da çığ kulvarlarının kontrolü yapılmamıştı, her ne kadar basit bir rota da olsa bence insan güvenliği açısından bu önemliydi ki o günlerde Türkiye’yi etkisi altına alan kötü hava koşullarının getirdiği aşırı kar yağışı toz kar halinde gayet, çığ’a müsait bir ortam sunacaktı ve beni iten diğer bir nokta ise sabahki toplantıda, eğer çıkış olursa gurup aralarının 1’er saat olacağı söylendiği halde, akşamki toplantıda bunun 15dk. olacağı bildirilmişti.Bu tutarsızlık, çığ kulvarlarını da test etmeyen ev sahibi üniversitenin hazırlıksız olduğunu gösteriyordu.Bu tip organizasyonların çıkıştan çok önce kararlaştırılması gerektiğine inanıyoruz çünkü toplamda gurup 70 kişiydi ve azımsanacak değildi.

Sonuçta ekibimizden katılımın olmadığı çıkış sürerken biz de kazmalarımızı alıp yeni eğitim alan Beyçe ve Erol’u da peşimize takıp bungalovların karşısındaki adını hatırlayamadığım 380m.lik dik bir tepe çıkışı yaptık. 12 saat sürmüş ve ilk çıkılan zirvenin yanlış olduğundan, ikinci denemede, üç yıldan sonra zirveye ulaşılan çıkışa katılan tüm arkadaşlarımızı kutlarız.. Çıkış sonrasında bir gün dinlenmenin ardından bizi yine kısa bir yürüyüşün sonrasında bekleyen otobüslere binip üniversitenin SKS’sine gidip üzerimizi değiştirip şehirli moda geri göndük ve aç olan karnımızı doyurmayı düşündük.Şehre indiğimizden Murat’ı da arayıp eniştesinin ameliyatındaki son gelişmeyi öğrendik ve o an Murat da Geyikbayırı’na gidip bizim çıkış öncesi bıraktığımız teknik malzemeleri almaya gidiyordu ve bizi de alıp araba ile yola birlikte koyulduk ve Murat’ın sürekli çalan telefonu ve halen hastanede olan eniştesini kontrol etme güdüsü bizi hızlı hareket etmeye itmişti ve öncesinde otobüs biletlerimizi de alıp Antalya’daki son saatlerimizi geçirip, karnımızı da adam gibi doyurduktan sonra ve yüklü gelen faturaya aldırış etmeden otobüsümüze binip İstanbul’umuzun yolunu tuttuk.

Akdeniz Üniversitesi Dağcılık Kulübü’ne ve Başkanı olan Serdar Hocamıza teşekkür ederiz.


Bu sayfa Dağcılık ve Doğa Sporları Kulübü tarafından en son 21.05.2018 14:01:50 tarihinde güncellenmiştir.

HIZLI ERİŞİM